17 Haziran 2009 Çarşamba

memur çocuğu olmak #1

"gülümseee..gülümsee.." diyordu kendine..ve gerçeten kocaman bir gülümseme vardı suratında...koridorda bir sınıf kapısının yanında duran ve kendi kendine gülen bu kız, birazdan çağırılıp içeri gireceğini ve yeni sınıfıyla tanışacağını bilmenin heyecanı ile aslında birazda gergin gülümsüyordu...sakin olması ve gülümsemesi gerektiğini kendine tekrar dikte eden Bartın aktarmalı bu öğrenci, oluşacak ilk izlenimleri sevimlilik ve kendine güven ile fethedebileceği inancına sıkı sıkıya sarılmıştı...


babam polis, annem öğretmen olduğu için bir kaç kez okul değiştirdim ama ortalama bir memur çocuğuna oranla az..yine de okul değiştirmek, yaşadığın ili değiştirmek, bir anda dönem ortasında pat diye önceden çoktan kaynaşmış bir sınıfın ortasına düşmek yabancı olduğum durumlar değil...
herkes arkadaş edinmiştir,kim güzel kim yakışıklı kim populer belirlenmiştir...acayip kişilikli olanlar dışlanmıştır...yazısız kurallar işlenmiştir akıllara..ve sen gelirsin...hiçbir şey bilmeyen saftirik bir insan..önce müdür muavini girer sınıfa sen koridorda beklersin..ders vardır içeride...muavin öğretmenle konuştuktan sonra kapıya bakıp "gel kızım" der...içeri girersin...bütün bakışlar üstündedir..süzülürsün..fısıldaşmalar olur...sadece öğretmenin yüzüne bakarsın..bazende yere..arada kafanı kaldırıp sınıfa göz gezdirirsin...sırıtan,fısıldaşan yüzler görürsün..."oha deve gibi..ayı gibi.." diye laflar duyarsın gerilerden..kızarırsın ama duymamış gibi yaparsın..çocukluğun acımasız gerçeklerine alışmışsındır zaten...kendini tanıt der öğretmen...o yaşta bilirsin kendini tanıtmayı..sınıf biraz suskunlaşır..başka bir yerden gelen ve kendini tanıtan kendi yaşlarındaki bu kız gizemli gelmeye başlar...güzel bir ismin olduğu için sessizce şükredersin..öğretmen her zaman anlayışlı ve güler yüzlü davranır...bir yer gösterir ve oraya otur der...oturursun...ders biter...sınıfın bir kısmı tarafından ilgi odağı olursun..mutlaka seni katagörize etmeleri gerektiğini bilen sınıf arkadaşlarının sorularına cevap verirsin...bu noktadan sonra kader devreye girer...kantine gidiyoruz gel istersen teklifini kabul ettiğin insanlar, senin bilmeden aralarına girdiğin bu grubun elemanları, acaba iyi birileri mi? ya da sınıfta fark ettiğin en az bir tane olmazsa olmaz kuralının temsilcisi olan o hoş çocuk bu grupla ters mi?işler kadere kalmıştır..tek yapman gereken işleri oluruna bırakmaktır...kontrolsüzsündür ve samimiyetinden başka birşeyin yoktur...kendini tanıtma fırsatın vardır ve bu sefer daha düzgün bir insan olacağına söz verirsin...


"gel kı..." dedi önce müdür muavini..sınıf kapısının yanında bir iki saniyeliğine dona kalmıştı..koridorda beklemesini söylediği yeni gelen kız öğrenci 31 diş sırıtıyordu kendi kendine..o da dona kalmıştı..bitmek bilmeyen o iki saniye sonra muavin şaşkınlığını kafasını sallayarak dağıtmış ve "gel kızım.." diyerek sözünü tamamlamıştı...kıpkırmızı bir suratla içeri giren o kız öğrenci için gülme krizini engellemek o kadar da kolay olmamıştı ne yazık ki...



not:o kız benim..

3 yorum:

la petite mort dedi ki...

ben okula yeni gelen öğrencinin müdür tarafından takdiminin sadece filmlerde olduğunu sanırdım...

eşşek sıpası dedi ki...

hayır..yasal prosedür böle..hangi okula gittiysem, ders sırasında idareci tarafından sınıfa götürüldüm..elini kolunu sallayarak missisipiden gelen yeni çocuk olamıyosun tenefüste..

la petite mort dedi ki...

öylesi daha güzel olurmuş belki kimse farketmezdi uzun süreler. sonunda iğrenç ses tonu ile ciyaaaak diye bağıran bir dişi velet farkederdi. örtmene söylerdi. örtmen pis pis sırıtıp ahahaha ben biliyordum da size söylemediydim o yasal prosedür artık kalktı. çözüm odaklı eğitim anlayışının sonuçlarından birisi de okula yeni gelen çocukları kendinizin bulması deseydi. bu yolla yeni gelen çocuk bir deneyin öznesi olduğundan hem sınıf çocuklarının gözünde ilahlaşır hem de diğer çocuklar bir sorunu daha ortadan kaldırmanın sevinci ile daha farkında bireyler olarak topluma kazandırılırdı.