29 Mart 2009 Pazar

Hey Jupiter



bir iki gündür bu şarkıya taktım...
canlı kayıttan dinliyorum ve aynı şekilde "huuu.." diyebiliyorum çok mutlu oldum :)

hiç vaktim yok bu aralar
oysa kafamda bir sürü hikaye...

neyse size iyi dinlemeler..

26 Mart 2009 Perşembe

bazen abartıyorum

hayatta bazı zevkleri abarttığımı düşünmeye başladım...bu abartılar beni bir süre sonra zevk veren hadiseden uzaklaştırıyorlar...bir süre uzak kalıyorum,sonra yeniden o zevki almaya karar verdiğimde müthiş tatlı bişey oluyor.

misal 8 yaşımda artık çay içmek istemediğime karar verdim...her sabah,akşam falan içiyordum...ve bir sabah kahvaltıda anneme çay içmesem olur mu dedim..olur dedi...ve 12 yaşıma kadar içmedim..12 yaşımda bir misafirlikte içmeye karar verdim ve tam 3 bardak çay içtim...dünyanın en güzel demlenmiş çayıydı sanki...artık şekersiz içiyorum ve çayla aramda saygıya dayalı bir ilişki var...

mesela uyku...önceleri erken yatmayı seven,erken kalkmayı seven bir insanken şimdi yatağa girmekte güçlük çekiyorum...uyku akıyor gözlerimden ama yatmıyorum...ille 3 ü görücem ..sabahları uykumu alıp uyansam bile,kalkabilecekken yatakta kalıp 2. uykumu, o tatlı kestirmeyi seviyorum...hani yorganı hafif açar sağ bacağı hafif çıkarırız dışarı,kalkıcak gibi...ama daha 1 saat yol vardır kalkmaya...

çocukken deli gibi kurabiye yerdim...kurabiye canavarı idolüm gibi bişeydi..annem bana kurabiye yetiştiremezdi...ama senelerdir kurabiye yemiyorum...almıyorum...aramıyorumda yokluğunu..

rock,metal dinlerdim...acayipte severdim...ıron maiden dinlerken duyduğum haz ayrı bir varlık olup bağımsızca dolanırdı evde..kahve falan getirirdi,sohbet ederdik..yaklaşık 2 senedir dinlemiyorum...demin tekrar dinledim ve çok zevk aldım..zaten sonra bende ki garipliği hissettim

sprite çok içerdim..lise hayatım boyunca kesintisiz her öğlen bir kutu sprite içerdim...ve tahmin edin...eveet..artık o da hayatımda önemsiz

4 sene önce deli gibi nargile içerdim..her hafta mutlaka..canım çekerdi içmeye giderdik..tömbeki içmeye bile yeltenmiştim..ki sigara bile içemeyen bir hatun olarak,nargileyle daha yoğun duman konusunda ihtisas yapmıştım...ama artık sadece arkadaş ortamında biri içerse..belki bir iki nefes bira ve çayın yanında...

bi sene saçımı hep bağladıysam ertesi sene hep açarım...düzelştirici aldıysam misal(ki evet ablam hediye etti) artık bokunu çıkarana kadar saçım düz dolaşırım..

ve daha bir sürü abartılar tonlarca..ama insanlar konusunda abartım verdiğim değerle ilgili sanırım..bu da beni kararsız bir insan yapıyor..bir insana değer vermekten çekiniyorum çünkü insalara asla biraz önce saydığım şeyler kadar hayatımdan kolayca silip atabildiğim unsurlar olmadı...vefasızca arayıp sormuyor olabilirim o ayrı...ama tanıdığım her insan,hele ki seviyosam ömür boyu içimde sevgiyle kaplanmış küre şeklinde bir top içinde yaşıyorlar...bir haraketlenme oldu mu zıplıyorlar içimde ama zarar görmüyorlar...

öyle de bir insanım...sevdiği insanları içinde bir yerde top içinde yaşatan,vefasız,bazı şeyleri bir süre abartıp olabildiğince sömüren,sonrada uzun bir süre yüzüne bakmayan,sevgi dolu ve kafası karışık bir hatun...

1 haftadır deli gibi,ama tam manasıyla deli gibi beatles dinliyordum..sabah ,akşam,uyurken bile...ne zaman başım dönmeye başladı bıraktım..2 gündür dinlemiyorum...ama baktım gördüm uzunca bir süre beatlesa veda edersem isterim ki gelsin biri tokat atsın bana...kendime gelmezsem hala siktir edin beni,bırakın yapıştığım yere...hak ediyorum zira

25 Mart 2009 Çarşamba

reklam

vestel pixellence'ın yeni reklamını herkes görmüştür sanırım...tatlı,sarışın,gözlüklü "r"leri söyleyemeyen,yanaktan ibaret bir çocuk,mutfaktaki ilgisiz anne ve televizyondan oluşan bir reklam..
neden böle oluyor bilmiyorum,yani bu reklamı sevmem lazım aslında ama bazen oluyor böle...ve ben reklama gıcık oluyorum..
reklam camlarından yeşillikler gözüken lüx bir evin açık mutfaklı salonunda oturan ve kirli gözlük camları yüzünden tv yi net göremeyen çocuğun annesine "televizyon iyi göstermiyo" demesi ile başlıyor...annesi "yayındandır" diyip başta kestirip atıyor sonra vestel tv bir anda kocaman bir robot oluyor ve çocuğun gözlüğünün camını parmağıyla silip,çocuğu alıp uzaktaki kanepeye oturtuyor (ki çocuk yakında oturuyordu) sonra tekrar tv ye dönüşüyor ve anne geliyor "sorun neydi?" diyor...çocukta "sorun mu? ne sorunu?" diyor...

1-bu nasıl bir çocuktur ki televizyon bir anda voltran vari bir robota döüşürken sadece şaşkın bir "aa" diyip sonra gülümsüyor

2-o tv robot olurken "vicciiuuv viciuuuv" diye ses çıkarıyor,onu geçtim yürüken "bammm bammm" yürüyor....salondan seslenen çocuğu duyan anne bu sesleri neden duymuyor..bu nasıl bir annelik ya! çocuğu yap,oturt mindere ki tv ye yakın,yayındandır de geç...

3-robot gözlüğü parmaklarıyla siliyor...hayır ben senelerce gözlük kullandım,lise gömleğiyle bile silerken çizilen o cam,metalle silince nasıl pixellence oluyor...

4-anne niye geliyor salona,önce yayındandır diyip sallamıyor çocuğu,salonda deprem gibi seslere dönüp bakmıyor...elinde bez "sorun ne?"...hayır orda gürültü neydi falan dese bence daha gerçekçi olurdu,daha samimi olurdu...belki vestel acayip bir tv yapmış lan hemen gidip alıyim derdim ama yok...inandırıcı değil...o robot sahte

5-"soyun mu?ne soyunu?"...kaç yaşındasın oğlum sen...3 mü?4 mü?....daha "r" leri söyleyemeyen velet! bu ne hazır cevaplılık anasını satıyim...hayır biz mi çocuk değildik azizim...hem komik hem iş bitirici,böle biraz çakalca...reklamın başında gözlüğünün tozunu alamayan sübyan bu değil sanki....bi robot gördü böle artist artist cevaplar....surata da ne sorunu yav?hangi sorun?ne saçmalıyorsun valide? modu...biz bunları 12-13 ümüzde anca öğrendik...bizim zamanımızda televizyon robot olsa altımıza yapardık...bizim zamanımızda anneler çocuğun bulunduğu salondan çıt sesi gelse koşar gelirlerdi...biz öle surata yavşak bir ifade alıp "ne sorunu? " demeye kalksak annemiz "doğruyu sölersen kızmıycam?" diyip büyük çakalın kim olduğunu gösterirdi bize...hala da çaktırırım yalan söledim mi...

lüx evlerde oturup plazma tvlerle insan olunmuyor...çocuklar biraz saf ve yalancı,anneler ilgisiz ve sağır oluyor.

şahsen vestel beni etkileyebilirdi...ama yapamadı...gerçek dışı bir reklam yapılıcaksa azcık samimi olalım,insan olalım...4 yaşında şirin bir çocuğu hazır cevap yapmayalım...lütfen.

benim bu reklamdan çıkarımım budur...

13 Mart 2009 Cuma

evde yaşayan tek canlı olmak

evde yalnız olmak çok süper bişi...açıyorum müziği,yarı çıplak dans ediyorum mesela...banyo dahil bütün kapıları kapatmıyorum...kapısı açık bir wc de işemenin zevkini bilmem size nasıl anlatsam ama yaşamanız lazım...sonra "i m the boss" tarzı bir ego kaplıyor her tarafımı...sorumluluk hak getire...sürekli tepside yemek yiyorum...sevgilinin eve gelmesi artık sorun olmuyor...ev arkadaşıyla gerçekten zor oluyor böle şeyler...

ama ders çalişamıyorum...geceleri yatmak bilmiyorum sabahları kalkamıyorum...ev arkadaşım gülfi varken gayet düzenli bir hayatım vardı...hani sabah erken kalkar kahvaltımı yapar,duşumu yapar,sorumlulukalarımı yerine getirirdim...ne zaman yalnız kalmaya başladım kendimi tanıyamaz oldum...hani gülfişim okuyosan benim bütün artistliğim sanaymış yavrum...

yemek yapasım gelmiyor tek kişi zaten...insan arada konuşup sohbet etmek istiyor...hele ki erkekler hakkında ne güzel dertleşirdik , tavsiyeler verirdik...bundan bir-iki ay önce kafam çok karışıktı mesela...aşk hayatımda aniden kararlar vermem gerekti,ben daha hazır olup olmadığımı bile bilmiyordum...insan öle zamnlarda gece olunca gülfinin" hatun hazırsın kızım sen,tepme bu çocuğu" demesine ihtiyaç duyuyor...çünkü bendeniz gönül işlerinde çok korkak ve kapalı bir hatunumdur...kalbimi açmadan önce olası manitayı tanırım,tartarım öle iki elektiriklenmeyle hemen bodoslama atlayan bir insan olamadım...daha doğrusu oldum,acı geldi,şimdi önce tadına bakıyorum..çünkü ilişki dediğin komplex yaşam biçimi,insanı yoruyor gerçekten...hani olmuycağını bildiğin bişeye başlamakta bana mantıksız geliyor...hiç de halim yok doğrusu uğraşmaya...

ben istiyom ki sevgili insan sıkmasın beni,eğlenceli olsun..sürekli eğlenelim,konuşalım arada yalnız kalalım özleyelim...

şu anda ki sevgilimle iyi gidiyor ama nasıl desem okulda falan sürekli yanına oturiyim istiyo,sürekli çok yakınında yürümemi istiyor,elimi tutuyor,belime dolanıyor,şagadanak bir anda yanağıma öpücüğü yapıştırıyor...bunlar tabi şikayet edilcek mevzular değil,etmiyorum da..bende yapı itibari ile gayet yılışık bir insanım...ama ben dışarda böle şeyleri pek sevmiyorum...yani ne biliyim utanıyorum böle eller belde dolaşırken insan içinde,daha doğrusu okulda...insanlar bakıyor falan...dışarda daha mesafeli durmayı seviyorum..ayrıca ben sevdiğim insana yüzümü dönmeyi severim ama asla karşılıklı oturamıyoruz,sürekli yan yana oturuyoruz,yemek yerken bile...daha karşılık masada yemek yemişliğimiz yok yani...dışardayken uzaktan sevsem biraz..hani aç değiliz açıkta değiliz çok şükür,evim var barkım var...park köşelerinde banklarda koklaşan sevgililer gibi mekan sıkıntısı çekmiyoruz...ama söleyince darılıyor,trip falan atıyor..bilmiyorum bende mi sorun var...biraz biraz alıştırıyorum kendimi ama onun da bana yardım etmesi gerek...hani şu yazıyada evde dans ediyorum diye başladım,bitirdiğim konuya bak..

diyeceksiniz ki senin manita biliyor mu bu blogu,evet biliyorrr...ama okumuyor...bu konuda zerre tepki vermiyorum...keyfi bilir böle arkasından konuşurum ben de :)

neyse günlük tarzı bir yazı oldu bu..amacım evde yalnız kalmanın avantaj ve dezavantajlarını inceleyip yorumlarımı aktarmaktı ama istediğim gibi akademik bir yazı olmadı,farkındayım...bunlar çıkmak istiyomuş,tutmadım ben de..

10 Mart 2009 Salı

param yok

murat boz-param yok.....
demin gördüm televizyonda...şimdi bu yakışıklı arkadaşımızı (nerden arkadaşım oluyorsa,hani dünya ahret bacısıyım desem bir allahın kulu inanır mı ki?) genellikle tikky diye tabir ettiğimiz cocon kişilerin dinlediği bir şarkıcı olduğu için,bu "daha ne kadar populer şarkı yapabiliriz " kaygılı hatta sosyal içerikli şarkısını,girişi bilmem kaç tl olan night clublarda(yeah beybi nayt kılap) tikkycanların dinleyip zıplaması kendi içinde bir çelişki yaratır mı yaratmaz mı bilemem,zeten benim derdim de değil..
ayrıca param yok çok göreceli bir tabir de olabilir pek ala...benim için param yok : faturalarımı ödeyemiyor,kurs parasını denkleştiremiyor,her ayı borçla kapatıyorum anlamı taşırken; bir selincan,pelincan,berkecan,adnancan için 4. simirnof artık israfa girer,zaten paramda az,haftasonu olucak bıranç için(kahvaltı ama bizim bildiğimiz gibi değil,çok farklı bişey,kuş sütünü taze içiyorlar..direk ağza sağılıyor kuş) yeni kıyafet almam lazım ,anlamı taşıyabilir

çok parasızım ..hani şu hoppa şarkıda,murat bozun takım elbiseli bir içim su hali bile kar etmedi...gözüm doldu.

bugün bir ziyagil köşkünde,pazar sabahı adnan bey günlük kıyafet olarak en aşağı "lacoste" takılıyorsa ben hüngür hüngür ağlarım azizim...kimse de s.klemez...ben de yazarım böle..son.

3 Mart 2009 Salı

cinsel tecavüz

neredeyse 3 haftadır yazamıyorum..hatta odama gelip bilgisayarımı bile açamıyordum çünkü evim buz gibiydi,ben hasta oldum ve vaktim olmadı...vs.vs
aslında gelip yazmaya üşeniyorum ben..sürekli kafamda kuruyorum cümlelei ve yazmıyorum...kaç gündür aklımda blog,diyorum şöle afilli,neşeli bir yazı yazarım falan diye hafiften heveslendiriyordum kendimi ki yoladığım postun konusuna bakın...tecavüz..
izlediğim filmde oyuncular bir şeye gülüyorlarsa ki bu vasatın altında bir espri dahi olsa yüzümde istemsiz bir gülümseme olur...korku filmlerinde yapılan gerilim müziği ile bize"her an beklemediğin bir yerden bir psikopat,vampir,zombi ya da filmde ki sikko bir karakter çıkabilir,gardını al!" mesajı verilse ve ben bunu çok çok iyi bilsemde,istenilen o tırsarak titreme olayını elimde olmadan yaparım...bunlar insan olarak verdiğim çok normal tepkilerdir diye düşünüyorum...ama şu yaşıma geldim,ben "tecavüz" ile ilgili ne film sahnesi,ne haber,ne yazı,ne söylem....alışamadım...içimde tuhaf bir şeyler oluyor...anlatamıyorum...
bir çok duygu birbirine giriyor sanki...acı bir korku,ekşi bir hüzün,tuzlu bir nefret....bu güne kadar kadın,erkek,çocuk her türlü tecavüz olayının geçtiği filmler seyrettim..haberler duydum...ama tabi genelde kadınlardır kurban olan...ve ben bir kadınım.
ben sadece anlamıyorum..gerçekten..bir erkeği insanlıktan çıkmasını sağlayan bu eylemi anlamıyorum..bu laf olsun diye sölediğim bir cümlede değil ayrıca...insanı hayvandan ayıran en önemli şey değil midir irade?bu dürtüye engel olamamak nasıl bişeydir?inanın bana ben gerçekten anlamıyorum...bu konuda kendimi çok bilgisiz ve cahil hissediyorum...gözü dönmüşlüğün bu noktasında aklım duruyor..ve işin garip tarafı yapılan eylem karşılıklı rıza çerçevesinde olunca aslında doğanın bir kanunu...mutluluk duyulan,zevk alınan,dünyaları verseler vazgeçemiyeceğimiz birşey...yapılan onca kötü ve günah olan eylem arasında neden tecavüz en insanlık dışı eylem olarak geliyor bana?..yine bilmiyorum...bu fikirlerimi verdiğim bir yazı olmuyor farkındayım..cevap aradığım bir yazı bu...bir olayın hem dünyanın en harika eylemi hem de tüyleri ürpertici,aklımın alamadığı kadar korkunç bir olay olabilmesi bana çok garip geliyor....başka var mı öyle birşey? adam öldürmek yerine göre zevkli ama bazen çok kötü bişey değildir...ya da iftira atmak,birine işkence yapmak,hırsızlık..vs...
cinsellik o kadar kişisel bir şey ki aslında...mesela fahişeleri de düşünmüyor değilim burda...tanımadıklaır adamlarla rızalarıyla birlikte olsalar bile bunu ruhlarında bir şeyleri kesip atarak yapamazlar kesinlikle...ruhun bedenden ayrılması gereken ölümden başka tek zaman o andır zaten...
mutlu mesut yaşantılarımızda tecavüz bize çok uzak gibi görünüyor olabilir ve biz cinselliğin keyif alındığı bilinçli bölümünde,insan gibi dürütülerimizi kullanıyor olabilirz..hatta tecavüz bir fantezi olarak kullanılıyor da olabilir..bu gerçeklerde anlama zorluğu çekmiyorum...
her şekilde anlamaya çaliştiğim ve sevdiğim erkek cinsini "tecavüz" olaylarında anlamıyorumm!! anlamıyorum azizim bu kadar!!hatta topunuzdan iğreniyorum...bu korkuyu şu hayatta yaşamak zorunda kaldığımız için hangi kadın haksızlık duymaz bişeylere??hayatta kalma korkusunun çok çok daha üsütünde olan bu korkuyu yaratan allahıma "neden?" diye sormak istiyorum tekrar...anlamak istiyorum tanrım!!..güzelliği ve zayıflığı dişilere; gücü ,iradesi zayıf erkeklere verirken ne düşündüğünü bilmek istiyorum....bu iğrençliğe maruz kalan her zayıf insan için,filmlerde bile gözyaşı dökmemin bir anlamı olsun istiyorum...
aradaki tek fark arzuladığın adam olup olmaması...sadece bu...sen evreni yarat,dünyayı yarat...bütün kar tanelerini birbirinden farklı yarat...ama iş şu lanet olayla hayatımızdaki en muhteşem şey arasına fark koymaya gelince gerekli bulma...yo tanrım yo...izin ver de düşünmiyim o zaman...ya da ben kafamı yiyen bu soruları cehennemde görüceğim cezalardan düşülmesini talep ve arz edicem..tabi yakın bir zamanda lanetlenmezsem.