29 Mayıs 2009 Cuma

pepsipepsipepsi

daha da Pepsi içmem..

zaten içimiyordum ama artık hiç içmem...



peki ne düşünüyordun Pepsi hı? gerçekten merak ediyorum..

holding binasında günlerden bir gün sivri zekalı bir beyaz yakalı "buldum!" mu dedi



-buldum! altın günleri! apartman günleri! akraba günleri!...ve ladies and gentlemans..yeni hedef kitlemiz.........bakımlı olmaya çalişan ama olmayan,olamayan...şişman,özgüvenli,oynak,duyarlı,bariton sesli....gerektiği yerde gülen gerektiği yerde çemkiren,burnu her yere uzayan,dolma parmaklı,geniş boğazlı TEYZELER!!



+(şakşaşak..).bravo be! (şakşakşak )aslansııııınnn! (şakşakşak) kaplanasııınnn!

+efendim..seda sayan 3. hatta...



-hehehe..bağlayın a.q...

28 Mayıs 2009 Perşembe

telefonu kapatırken bir şey söylemeliyiz

çok merak ettiğim birşey var..hatta bugün bu şeyi aslında yıllardan beri çok merak ettiğimi ama kimseye soramadığımı farkettim..telefonda konuşuyoruz, bitirdik sözümüzü, ben mesela "hadi öptüm,hadi görüşürz,bye,öptüm bye" gibi konuştuğum insanla yakınlık derecesine göre mutlaka bir veda sözü söylüyorum öle kapatıyorum...ama televizyonda bu güne kadar hiç bir dizide,filmde telefon konuşmasını böyle bitiren bir sahne izlemedim...konşuyolar sonra çat kapatıyolar telefonu..

-hadi sen de uykusuz kalma yat
+tamam yatarım
çat!

böyle konuşma olur mu..hadi bunda "tamam" gibi bir sözün faktörü olmuş olabilir ama

-seni çok özledim ,burda sensiz geçmiyor hayat
+ben de seni özledim hayatım
çat!

kimse hissetmiyor mu bu eksikliği..senaristler hissetmiyosa bile,yönetmen,oyuncu da mı hissetmiyor azizim?...yoksa dışarda benden habersiz telefon konuşmasını veda sözü kullanmadan bitiren başka bir kitle mi var? aynı dünyada yaşıyorsak bunu bilmek isterim...tamam telefonu her zaman ihtiyacını söyle kapat,fazla geyik baş ağrıtıyor modunda kullanan biriyim...ama bilmiyorum lafını söyle çat kapat nasıl oluyor?lafın bittiğini iki taraf birden nasıl anlıyor? veda sözü bahane aslında..amaç telefonu kapatırken karşı tarafı bilgilendirmek..yani görüşürz çok da gerçek anlamını içermiyor..nasıl açarken "alo" demek kelime anlamından başka şeyler ifade ediyorsa,kapatırken "hayagoş" desek bile işlevi anlamını oluşturur zaten..o yüzden nedir bu insanların derdi?
dedem de böyle yapıyordu ama ben onun yaşlılığına veriyordum...diyceğini diyip kapatıyordu benim ağzımda "oldu o zaman dede görüşürz " lafı damağa yapışan maydonoz misali kalıyordu bir iki saat..bir de hüzünleniyo insan öle bişey olunca..belli ki dedem de onlardan biri...demek ki ırsi bişey değil..babam da birine telefon açtığında kulağına ahizeyi 180 derecelik açıyla tutardı..karşı taraf aramaya cevap verene kadar kulağına hafifçe dokunan ahizenin konuşma tarafı babamdan olabildiğince uzak ve yere paralel bir şekilde kalırdı..bu da garip bir huy...mutlaka bunu da yapan bir kitle vardır...dedem ve babam belki de bir takım garip kitle haraketlerine katıldılar..demek ki medyada ellerinde ve bu tarzı ülkeye yaymaya çalışıyorlar...yarın bir gün telefonu veda etmeden kapatan bihtere,adnan beye özenen gençlik, sözün bittiğini anlayamadan telefonu kapatacak,daha çok telefon konuşması yapılacak ve operatör şirketleri paraya para demiycek!işin acı tarafı dedem de bu kapitalist oyuna gelmiş eski bir sosyal demokrat olarak gözümden düşücek..saat 3 ve ben bunları düşünüp hüzünleniyorum

-hani 2 haftadır yazmadın etmedin şunu demek için mi yazdın?
+evet
çat!

not:bi de zaman olsa dükkan sizin..

12 Mayıs 2009 Salı

beatles- girl


uzun uzadıya Beatles hakkında,şarkı hakkında yazabilirim ama yapamıycam şimdi..
bırakın kendinizi..
dinleyin şarkıyı..

bence güzel şarkı azizim

Is there anybody gone to listen to my story
All about the girl who came to stay?
She’s the kind of girl you want so much
It makes you sorry;
Still, you don’t regret a single day.
Ah girl! Girl!
When I think of all the times I’ve tried so hard to leave her
She will turn to me and start to cry;
And she promises the earth to me
And I believe her.
After all this times I don’t know why.
Ah, girl! Girl!
She’s the kind of girl who puts you down when friends are there,
You feel a fool.
When you say she’s looking good, she acts as if it’s understood.
She’s cool, cool, cool, cool, Girl! Girl!
Was she told when she was young the fame
Would lead to pleasure?
Did she understand it when they said
That a man must break his back to earn
His day of leisure?
Will she still believe it when he’s dead?
Ah girl! Girl! Girl!

tek küfürle idare etmek

eurovisionu izledim biraz..hadiseyi izledim...
allasen rusya ne yapmış böle..hani bilmem ne kadar çok para harcamıştı bunun için,hani hiçbir ülkenin harcamadığı kadar çok harcamıştı..şahsen herşeyde ilk olma sevdası olan bir ülke olarak rusyanın şahane bir iş yapmasını bekliyordum...
ses sistemi berbat,bi ara hadiseyi değilde arkadaki kıl kuyruk gibi sırıtan çocuğu dinledim mesela,sadece onun sesi geliyordu..bu ne rezillik..hayır ben 1961 de uzaya ilk insan gönderen ülke olucam,ses sisteminin ağzına sıçarım..
hadi teknikte batırıyorsunuz bari biraz göze hitap edin dimi...o ne zevksiz rejidir..onlar ne zevksiz arka fonlardır..kırmızı elbiseli insanların arkasına kırmızı fon,simsiyah giyinenlerin arkasına simsiyah fon koyan ekibi,ben moskova halkı olsam mesela reklam arasında ağızlarına sıçarım..
hah şimdi sunucu kız yanında ki yılışık erkek sunucuya "where is your bottoms?" dedi ya işveyle..ben o erkek sunucunun yerinde olsam mesela o kızın........

tamam,tamam...bu küfür,bu sinir rusyaya değil tabi ki....sakinleşmem lazım...yoksa kötü bir organizasyon için kimsenin ağzının tadını bozmaya gerek yok.

10 Mayıs 2009 Pazar

PAAT diye söliyim lafımı,kültürümlen döveyim milleti

okurum,öğrenirim,düşünürüm..hani boş olmak istemem hiçbir zaman şu hayatta..ama ne zaman edinmeye çaliştiğim,çalişirken zevk aldığım bütün bu genel kültür bilgilerini bir başkasına caka satmak için kullanmak istesem yapamıyorum azizim..tamam şimdi caka satmak yanlış bir tabir olabilir yani valla başkaları için bişeyler öğrenmiyorum ama insan bazen genel kültürünü sergilemek istiyor..ovv beybi güzel hatunsun dediklerinde, aynı zamanda felsefeylen,bilimlen ilgilendiğimi anlasınlar istiyorum..
istiyorum ki böle sohbet ortamında konuyla alakalı güzel bir sözü PAT diye hatırlayabiliyim..ama ya "Nietzsche'nin bir sözü vardı lan tam bu konuyla alakalı,neydi ya,off.." diye kalıyorum ya da "babanın gizlediği oğulda ortaya çıkarmış demiş şey,hani var ya lan bıyıklı,neydi off.." diye..şimdi bu uç bir örnek oldu hani bıyık dense aklıma direk niçe gelir zaten..hatta bir gün otobüsten tam inerken arkadan bir arkadaşımın başkaları ile sohbetinden "kırbaç ve resim" kelimlerini duydum, sonra siz geçen nietzsche'nin lou salome'la olan fotoğrafını mı konuşuyodunuz dedim de şaşa kaldıydı..bu da şaka değil gerçektir..ama işte iş ne zaman böle sohbetlerde örnek koymaya kendini sergilemeye geliyor ben susuyorum..
bilmediğimden mi hayır...benim gibi mal gibi bilgisi içinde kalmayıp bunu ortamda paylaşan insanlarıda nasıl kıskanıyorum...söyledikleri anda zaten bildiğim sözü "evet evet dimi." diye desteklerim ama onun ortamdan aldığı pozitif önizlenimler içinde ezikleşip kaybolur benim "evet"lerim..
söylüyorum ben bunları arkadaşlarıma..diyolar ki sen boş hatun değilsin gayette kültürlüsün..lan diyorum nerden biliyonuz hani ben ne zaman gösterebildim ki kültürümü..iş kendi fikirlerime gelince çenem açılıyor ama örnek göstermeye gelince pısss..
şimdi 2 teorim var bu konuyla alakalı,
1-ben salağım,kapasitem belli,gereksiz yere bilgili olmaya çaliştikça bilgiler kulağımdan taşıyor.
2-kültürel bilgiiyi ediniyorum,ama bunun hakkında hiç konuşmadığım veya bir insanla tartışmadığım için işin mantığını kapıp ezber kısmını hemen unutuyorum..hani bir düşünürün düşünce yapısını unutmuyorum ama iş özlü sözlere yahut yapılan işlere gelince foşşş...bu şıkta boku arkadaş çevreme atıyorum..ama gerçek bu..ben bilgilerimi kullanmadıkça unutuyorum..zeten hiçbir zaman hafızam süperdir diye bir iddiam olmadı,aksine berbatımdır..arkadaş dediğinde biraz yardımcı olucak böle şeylerde

çözüm:
1-eğer salaksam kabullenmem gerekiyor,tek derdim alışveriş ve erkekler olabilir mesela..öyle bir dünya kurarım kendime..mangonun yerini de 4 seneden sonra öğrenirim artık.
2-mantıklı düşünürsek zaten genel kültür tartışmaları yapamadığım arkadaş çevreme kültürümle hava atmamın bir manası yok..demek ki benim az çok bilgisini sevdiğim insanları etkileyebilmek ve onların çevresine girebilmek için biraz egzersiz yapmam gerekiyor ve bu konuda bu blogu kullanmaya karar verdim

evet artık blogumun geyikten başka bir misyonu var...genel kültür bilgisini herkesle paylaşıp sağda solda hava atmak isteyen hatunun gizli mekanı olucak burası..hatta konuları sizlerle paylaştıktan sonra olası sohbetlerde bu konuyu nasıl sohbete yedirebileceğimi falan düşünüp örnek caseler falan yazıcam..sonra o uygun an geldiğinde PAT PAT PAT
hahahahahhahaha
hahahahahahahahahahahahaha
HAHAHAHAHAHAHAHAHAAHAHA
........

edit:anneler gününde bu küfürlü başlık olmazdı,bilinçsizce yaptım sanırım

6 Mayıs 2009 Çarşamba

yalnız kalmak istemediğin,güneşli güzel bir günde evde tek başıma kalmaktan dolayı içim sıkılıyor..ve kendimi iyi yapamıyorum.

3 Mayıs 2009 Pazar

unutmak,utanmak,acımak

sabah kalktım ve elektrikler kesikti,buna üzüldüm kısa bir süre için çünkü kahvaltı yaparken televizyon seyretmeyi çok seviyorum..kahvaltımı hazırlarken elektrikler geldi ve ben çocuklar gibi şenlendim hemen..uzun bir kahvaltı,aylak aylak yaşanılan bir dizi saatten sonra,günlerdir yazmayı düşündüğüm bu yazıyı artık yazıyim düşüncesiyle,sorumluluk sahibi bir insanın tavrıyla bilgisayarımı açtım yeşil çayımı yudumlarken..ekrana bakarken bir anda gerçeği farkettim..günlerdir aklımda olduğunu sandığım şeyi aslında hiç düşünmüyordum..hatta çok açık bir şekilde itiraf ediyorum,münevverin haberini bir kez duyduktan sonra,o vahşeti,o aklımı başımdan alan, kanımı donduran haberi bir kez duyduktan sonra ne bir daha haberini izledim,ne de okudum..televizyonda münevverin fotoğrafı ile her karşılaşımda çevirdim kanalı..bir kaç gün önce bana "yazar mısın?" diye sorduklarında aklıma sadece dehşet verici cinayetin her kez tarafından tekrarlanan kilit sözcükleri geldi..kesilen baş,bavul,çöp konteynırı..2 ay oldu ve ben her şeyi unutmuştum bilinçli bir şekilde..yo yo,ben bu ruh haliyle yazmıyorum şu anda..tam 2,5 saattir gazete haberlerini,röpörtajları hatta youtube'dan münevverin fotoğraflarını inceliyorum..artık birşeyler yazıcak kadar konuya hakim,bilgili ve doluyum..fakat münevverin talihsizliğinden,caninin vahşiliğinden,adaletin yoksunluğundan bahsetmiycem bu yazıda...
bu gereksiz ayrıntıları neden mi verdim?..bir şeyi açıklağa kavuşturmak için..amacımızı sorgulamak için..unutmamaya çalişmak..ama şu dünyayı yaşanır kılan tek şey unutmak değil mi?..unutkanlığın Tanrı'nın bir lütfu olduğunu düşünüyorum..ya da bir özürü bize karşı..bu dünyada insanoğlu için kaldırılması imkansız acılar yaşanıyor ve bir çoğunu insanlar kendi kendilerine yapıyor..geri kalan kısım Tanrı'nın başının altından çıkma...ama insanoğlunu yaratıp başı boş bırakan da kendisi zaten..acıları unutturmak Tanrının akıl alır tek olayı belki de..unutulduğu zaman anlamsızlaşan insan değil adalettir,bu yüzden adaletin hep aynı yerde,eşitlik rafında kalması gerek..
utanılacak şey ise bir kızın erkek arkadaşıın evine gitmesi değildir..hatta cinsellikte değildir..adaletin yerini bulmadığı yüzlerce davanın bulunduğu bir ülkede "unutmak" gibi bir insani duyguyu yaşadığım için bilgisayarımın monitörüne, kendi yansımama küfretmektir..bu suçluluk duygusunu bana yaşatmak utanılacak birşeydir..unutmamamız gereken olayların olması utanılacak bişeydir..
empati yapıp kendimi tek tek koydum kişilerin yerine evet...münevverin ailesi olduğumda şaşırdığım bir duygu ölüm duygusuyla başa başa gidiyor hatta bazen bastırıyordu...kızım öldürülmüştü..ama bıçaklanıp kaçılmamıştı,ya da bir yere gömülmemişti..parçalanıp bir çöp konteynırına atılmıştı..çöp gibi..bu duyguyu kelimelerle nasıl anlatırım bilmiyorum..değersiz görüp öldürdüğün bir insana yapabileceğin en büyük hakaret bu sanırım..bir yumurta kabuğu gibi,boş bir cola şişesi gibi..9 yaşında yurtdışına bir anda gönderilen bir çocuk sanırım bunlardan daha fazla değerli hissedebilir kendini..ama o değer de sadece para ve güç olur..katilin vahşet anlarında kendimi onun yerine koyamadığım gibi,babasının yerine de koyamıyorum..ben anlıyorum ki babası benimle o kadar zıt,o kadar farklı ki...ha bir de celalattin var kendimi yerine koyamadığım..çok yanlış fikirlerle çok yanlış karakterlerde olsan bile,açık açık kötü bir insan olsan bile bence biraz zeka taşıyıp susmayı bilmelisin..bu kadar kendilerini belli eden insanlar oldukları için empati yapmaya çalişan tarafım acıyor hep hallerine...
acınılacak şey bu değil tabi ki..acınılacak şey her boktan olayın kadınların başına patlaması.. kadın olduğum için evimin bulunduğu sokağa girerken başımı dahi kaldıramamam,laf atmaları duymamazlıktan gelmek zorunda kalmam..erkeklerin sahip olmayı beceremedikleri bir sıfatı bacaklarımın arasında bana taşıtmalarına, kafam kesilip çöpe atılsa bile engel olamayacağımı bilerek yaşamam..böle olmasını isteyen sürülerce insanın arasında,onlar tarafından yönetilerek,onlara borçlanarak ve belki ilerde kendi kızımı onlarla başbaşa bırakarak gitmek zorunda kalacağımı bilerek..yaşamam..işte acınılacak şey de bu..

münevver öldü,katil kaçtı,celalettin konuştu..
fiilerden bahsetmenin bir anlamı yoktu..

ölümsüz olan hissettirdikleridir..

http://munevver-karabulut.blogspot.com/