Ne yaparsak yapalım..okuyalım,iş bulalım,aşık olalım...her zaman kontrol edemediğimiz bir bölüm oluyor..hayatınız boyunca ne kadar güçlü olursanız olun,paranız pulunuz olsun,efendim çelik gibi sinirleriniz olsun hiç farketmez...bir an geliyor,aciz kalıyorsunuz...yaradanın müthiş bir ego tatmini mi bilmiyorum ama ben bu acizliği 12 yaşımda yaşadığımda hayata karşı bir densizliğim daha olmadığından,hiç anlam verememiştim...zira tokat genelde yaramazlık yaptığımda gelirdi,hayatın sillesini hak etmemiştim bence..
ölüm ihtimali hep var hayatta...dünyada böyle berbat şeyler hep oluyor ..98 de annemin başına gelen şeye doktorlar "anevrizma" dedi...ama aslında o benim bahsettiğim berbat şeylerdendi..
yarın tam 10 sene olmuş olucak annem benden ayrılalı...12 yaşındaydım..her hangi bir gündü..salı günüydü..akşam karnıbahar kızartması yemiştik(evet sonra sevmediğim bir yemek olucak)..normalde uzun vakitlere kadar oturan ben,kitap okuyup erken yatmak istedim..babam kanepede uyakalmıştı..annem isteğim üzerine bana kırmızı bir kazak örüyordu...kanepede ki bir ayağını altına alıp diğer dizini havada tutan oturuşunu,benim gelip uykulu bir biçimde yanağına tek bir buse konduruşumu sonra odama gidip fosur fosur uyuyuşumu bir ömür boyu allah bana acı olsun diye beynimde kazılı tutucak biliyorum..ama acı olan,normalde çok yılışık bir çocuktum ben...her günün sonunda ev de buluştuğumuzda,bir kaç saatlik özlemimizi şaşalı bir öpüp koklaşma seranatıyla giderirdik...akşamda yatmadan doya doya öper,sarılır,annemi bıktırırdım...ama o gün yapmadım..gittim ve bir kere yanağından öptüm..tek bir öpücük..tek bir buse..hayatımda ki en büyük "keşke" m..
her sabah bir kalkış düzenimiz vardı..annem kalkar önce benim kapımı açardı..bu benim birinci uyanma faslımdı...annemin içerde kahvaltı hazırlama sesleri arasında iyice uyanıp kalkardım..
çarşamba sabahı ne yaşadı,nasıldı,ne hissediyordu,acı çekti mi bilmiyorum...ama kapımı açmamıştı..belki açıcak hali yoktu..kalkıp yatağını toplamış(gece babam salonda uyuyakaldığından onun üstünü örtmüş,ellememiş)..ama benim kapımı açmamış...babamın çığlığıyla titreyerek uyandığımda,bu titremenin bana ömür boyu her beklenmedik ses karşısında tekrarlıyacağım bir lanet olarak kalıcağını sanırım tanrım o anda karar verdi..
annemin bayıldığını sandık..soğuktu..ama güzeldi..yerde yatıyordu..babam delirmiş gibiydi..ben annemi uyandırmaya çalişiyordum..belki babam anlamıştı ama kabul etmek istemiyordu..ben sakindim...annemin kolunu kaldırıp havada bıraktığımı hatırlıyorum...sürahiden elimi ıslatıp yüzüne serptiğimi..suların gözyaşı damlası gibi burnun yanından kaydığını...sonra yine çocukça kulağımı annemin kalbine dayadığımı...babam ayakta deli gibiydi bu aralar,bağırıyor,anneme sesleniyor ordan oraya koşuyordu...ve yanımda durup sordu babam.."atıyor mu?" dedi...
"atıyor" dedim..
atmıyordu...atmadığını çok iyi anlamıştım..hiç ses yoktu annemin içinde..sanki evde yokmuş gibi bir histi bu..sessizlik..kanın damarlarda dolaşması bile biraz uğultu yapıyor sanırım çünkü ölüm sessizdi...ben babama yalan söylemiştim...ama aynı anda kendime de söyledim..kabul etmedim...kabullenmem bir 7 senemi aldı..
annemi bir daha göremiyeceğimi anladığımda,bana sakinleştirici iğne yapmak zorunda kaldılar...kimseye sakinleştirici iğne yapmayın,hayatta ki en lanet şeydir sanırım...acı çekmek gerekiyosa o anda çekmek lazım..ızdırabı ertelemekten başka birşey değil..ayrıca herkes ağlarken sırıtmak,sonra da bunu hatırlamak..yaralanan at oluyim çekin vurun daha iyi..kim yaptıysa iğneyi beni iri kıyım görüp yetişkin dozajı falan verdi sanırım..aylarca kendime gelemedim
sonra ki yıllar babamdan güzel bir kazık yiyip başka türlü dertler içinde bulucam kendimi...geçmiş aile meselerini benim üstümde halletmeye çalişan iki düşman aile arasında çocukluğumun içine edilcek...heskes annesi,babası yanında değil diye tek marifeti vücut bütünlüğümü korumak zannederken,ben yapayalnız,kimsenin beni anlamadığı,ailemin olmadığı,kimsenin kişiliğimi ve ruhumu siklemediği bir ergenlik dönemi geçiricem...babaanne yanında geçen acı dolu bir süreçten sonra,anneanne nispeten daha iyi olucak benim için ama kuşak çatışmasının ortasında,ablamda da destek alamadan,sinemaya gidebilmek için bile 3 yerden izin almak zornda kalıp yine de gitmemi gereksiz bulan bir korumacılık kalkanında boğulucam...İzmir e geldiğimde hiç ağlamıycam..ilk sene özgürlük sarhoşluğuyla her türlü saçmalığı yapıp bir sene kaybedicem..ama hayatımın benim olduğunu hissettiğim hiç bir zaman dilimi için pişman olmuycam..hatalar yaşamam gerekiyorsa seve seve yaşarım...özgür ruhlu bir çocuk için yaşanması gerçekden ızdırap olan bu seneler artık,geçmişin ta kendisi..
benimde doğru düzgün bir ailem,iyi bir babam,arkadaşım olan bir ablam olsun isterdim...ama olmadı..artık bundan şikayet etmenin de bir anlamı yok.
annem için çok yazı yazdım,çok şiir yazdım..sadece ona seslendiğim,sadece onu anlattığım kelimeler...hiç bir yere yazmaya yakıştıramadığım,tekrar açıpda okuyamadığım..buraya yazmaya cesaret bile edemedim...
yarın benim için zor bir gün olucak..
yokluk,yerine bir şey koyulmazsa yokolmuyor çünkü..1ay,1 sene,10 yıl..farketmiyor..
biliyorum.
E-ticaret
4 ay önce
7 yorum:
ne diyim ki sana? ne denir böyle durumlarda? anladım desem yalan, anlayamam. acını da alamam. bok gibi kaldım monitör karşısında. yazın çok şeyi sorgulatıyor şu anda bana. eminim yazarken bunları amaçlamamışsındır ama ben annemle olan ilişkimi düşünüyorum sana yazarken. bu akşam yine tartıştık. öff neyse.
izmire selam.
çok üzüldüm yaaa başın saolsun,hakikaten çok şey sorgulatıyo bu yazı,sahip olduklarının varlarken kıymetini bilmeyi mesela
teşekkür ederim,ama üzülmeyin.geriye bakıp annemi anabilmek bile iyi birşey.daha kötüsü de olabilirdi..onu hiç tanımayadabilirdim..oysa o benim için birçok konuda idol.bu üzüntülü bir yazı oldu ama normalde gülümseyerek hatırlamaya çalişirim.
fena olmuş
fena yazmışsın.
tanrı herkes için ayrı oyunlar yazıyor burada. garip, üzücü.. elem en büyük mürebbiyeyse, kimisi daha cabuk büyüyor işte yapacak bir şey yok..
gerçekten iş yerimde okuyordum bu yazıyı ve gerçekten çok ama çok kötü oldum.Benim de aynen sizin gibi hisseden bir arkadaşım var.O da babasını kaybetti..tek farkı bu kayıp sırasında o 15yaşındaydı...Şu anda 31 yaşında..ve halen unutamadığından bahsediyor bize..Bu çok uzun bir süreç anıyorum..dilerim sizin bir çocugunuz olur en anlamlı zamanda ..Ve bu çocuğa tüm yaşayamadıklarınızı yaşatarak belki acılarınızı dindirirsiniz..Tekrar başınız sağolsun.
ömür boyu geçmiycek şeylerden biri..beni mutlu eden iyi dileğiniz içinde çok teşekkür ediyorum.
Yorum Gönder