28 Ocak 2009 Çarşamba

sen çok oldun hüzün..vaktin geldi,hadi hoşçakal



en son ne zaman gördüm babamı bilmiyorum..çok oldu ama..herkese oluyordur belki,bazen küçük bir kız çocuğu gibi oluyorum evimde otururken,birden bire..babamı özlüyorum..onca kızgınlığım kırgınlığım olmasına rağmen..silip atmak istiyorum,ondan bağımsız olmak istiyorum hatta bazen intikam almak istiyorum ama olmuyor..merak ediyorum arada..ya ölürse diyorum...geçen gün rüya gördüm,bütün üst dişlerim dökülüyordu sapır sapır,yanımda da sanki babam vardı ama belli de değil tam sadece hissediyordum..bense her rüyada olduğum gibi çocuktum yine..annemi yada babamı görürken rüyamda ben hep çocuk oluyorum..o gün sabah hemen baktım internetten rüya tabirine..üst dişlerin dökülmesi baba tarafına gelicek ölüm,felaket,sıkıntı anlamına geliyomuş..korktum..ne oluyo bana diye soruyorum kendime..niye bazen,hele ki herşeyin güzel gittiği zamanlarda,pat diye bişey yakıyor yüreğimi..
belki de gerçek yüzündendir..topu topu bir kaç senem kaldığı içindir..bir kaç sene sonra ben yalnız olucam çünkü..tamam kimsesiz değilim ama bu onunla ilgili bişey değil..dayınıza gidip kuzenlerini kıskandığınız oluyor mu hiç? büyüdükleri ortamı,ellerinde ki şansı..onlar için çok sevinip kendiniz için üzüldüğünüz anlar garip hissettiriyor,tanımlayamadığım bir his..

hiç bir zaman kendi odamı istediğim gibi kuramamışımdır küçükken..odamda mutlaka evin tak-tuk ları olur,kolilenmiş fazla eşyalar depolanır,kitaplıkta babamın annemin dosyaları dururdu..hep özenirdim kendime has,sadece bana ait bir odaya..o odaya izmir de eve çıktıktan sonra kavuştum..hatta odayı bırak sadece benim sözümün geçtiği bir evim var şu anda..ama işte arıyorum bazen o günleri..kolilerin üstüne resimler çizip,komik suratlar yaptığım günleri..odamı güzelleştirme çabalarımı..gelmişim 23 yaşına,kelimenin hakkını vererekten kazık kadar kız olmuşum..biri gelip kızım diye açsa kollarını koşarak sarılırım,o durumdayım şu an..


babam çocukken tırnağımız bile kesemezdi bizim,bir tane tokat vurmuşluğuda yoktur...gece maçlarına götürürdü beni seyrederdim..okulumuza trafik eğitimine gelirdi bazen hava atardım arkadaşlarıma..uzun boylu üniformalı bir baba..ve çocuklarıda çok severdi..çocuklar da onu..


bi keç sene sonra hiç bir dayanağım olmuycak..ablam,anneannem,teyzem,dayım..onlar benim canlarım..ama hiçbirinden anne baba güvencesini alamaz ki insan..
diyceksiniz ki hiç mi arkadaşın eşin dostun yok..inanın bunu da bilimiyorum..ben sanırım arkadaşlıklarda bocalıyorum...sorun ben de olmalı mutlaka..çok seviyorum mesela gerçekten arkadaşlarımı..benim birisini sevmem de hiç zor değildir eğer iyi bir insan ise karşımdaki..ama kız arkadaşlarım pek olmadı bu zamana kadar..hepsinde bir şekil uzak durma halleri oldu,ya da ben öle yaptım..ama kafa dengi samimi bir kız arkdaşım yok,gerçek olan bu..erkeklerle daha iyi anlaşmaktan da hiç bir zaman övünerek bahsetmemişimdir,tam tersi utanırım bu halimden..başıma hep sorun açtı bu zamana kadar da..karşılık veremediğim sevgiler yüzünden,sevdiğim bütün insnlar bana sırtlarını döndü..arkadaşım olan insanlar..ama bir erkek sevdiğini sölüyorsa bir kıza,bir daha s.ktin sene o kızın arkadaşı olmaz..öleymiş gibi davranıyoda olabilir ama hep bir soğukluk ve kaçış vardır..umursamazlık yada nefret vardır..hepsini de yaşadım..oysa kimseyi kaybetmek istemiyorum ama şimdi baktığımda bir kaç kişi var resmen cidden yanımda olduunu hissetiğim..
aşktan,sevgiden deli gibi tırsıyorum,gök gürültüsünden tırstığım gibi..sevmeye başladıkça ve bu arttıkça,huzursuzluk artıyor içimde..bağlanmak soğuk su etkisi yapıyor birden bedenime...tiiriyorum bağlandığımı hissettiğimde..kendine gel hatun titremesi bir anlamda bu..kimseyi üzmek istemediğim gibi üzülmekte istemiyorum..
şimdi zayıf,yalnız bir ruh halindeyim...iki gün sonra yeniden güçlü hatun olmak zorunda kalıcam ve olucam..hayat yine devam edicek..gülcem,eğlenicem şakalar yapıcam...şebeklik yapmadığım gün yok zaten...fakat aynaya baktığımda,gözlerime..bazen içimi görüyorum..gözlerimde ki o hafif parıltıyı yada bakışı..bir hüzün var orda..derinde bir yerde..gerçekleri biliyor sanki,yada vakti gelice su yüzüne çıkmak için bekliyor gerilerde..her iki ihtimalde korkutuyor beni bakamıyorum..aynada uzun süre gözlerime bakamam ben..çünkü bir parıltı bin anıyı canlandırır zihnimde..belkide uzun uzun ağlanan gecelerin sonunda hep aynaya gidilip gözlere baklıdığı içindir..
23 yaşına gelince kafayı dizlere dayamayı istemememiz mi gerekiyor..kızım diye okşansa saçlarım..sevgiler ne kadar da farklı farklı...sevgilinin sevgisi baba sevgisini tutmuyor..yada ben bir insanı hem babam gibi hem sevgilim gibi sevemiyorum..insanlar birbirlerinin hem eşi hem annesi falan nasıl olurlar hiç anlam veremiyorum..şu an boşlukta gibiyim üzüntüden,düşünmekten...bulunduğum durumu idrak etmeye çalişiyorum..5-6 sene önce ne durumdaydım şimdi ne durumdayım..bunların 10 da birini hayal bile edemezdim..
salya sümük modundayım bu akşam..ama bu aynı zamanda sonraki bir iki gün için neşe fışkırması demek..hüznümü boşaltıyorum arada,depoladığım yerden..hayatım hep böle geçicek benim..bu hüzün tırnağım gibi gelicek peşimden.ha kimse fark edicek mi..hayır tabi ki..belki bir gün değişir herşey..ama değişmese bile,arada bir hüznümü boşaltırım bütün hayatım boyunca..bu yüzden beni istemiycek varsa..ne diyim ki..hoşçakal derim.

25 Ocak 2009 Pazar

so happy together




finallere çalişirken dinliyorum..ama iyi olmuyor..koy götüne rahman gitsin bir havaya sokuyor melodi beni..ama tabi sözleri gayet romantik ve tatlı...ekonometri çalişırken dinlencek şarkı değil..en azından bunu söyleyebilirim...daha fazla yazamıyorum çalişmam gereken sikko bir dersin finali var.

14 Ocak 2009 Çarşamba

Tanrı,hayat ve bok

anlamıyorum ben tanrıyı,işlerini...belki benim bu küçük insan beynim almıyordur ama teksin,yücesin,herşeye gücün yeter...sorun ne?tanrısın lan!..son noktadasın..bundan ötesi yok..

dine karşı, inanca karşı bir söylev değil benimkisi..herşey tamam da türban niye tanrım diycek değilim?çünkü zaten ben en başını anlamıyorum...bu dünya,bu evren..neden?

tanrıyla aramda özel bir diyalog oluşturduğuma inanıyorum,ona karşı bir kızgınlığım hiç yok mesela,ona inanmamı sağlıycak göstergeler inanmamam gerektiğini söyleyen dış seslerden daha fazla olduğu için inanıyorum...ayrıca tanrı yok dersek,başı ve sonu olmayan dipsiz bir kuyuya düşüyoruz bence...en azından bütün duyularını mataryelistiğe bağlamış "madde insanı" dışındakiler için öyle olmalı..çocukken yanlış olan herşeyin günah olarak tanıtıldığı bir yerde yaşadım..hatta anne babamın benim bu saf duygularımı kullanıp,kendi çıkarları içinde kullandıklarını büyüyünce acıyla farkettim...oyuncalarına kötü davranmak,günahtır!..gibi...sonra bendeniz bunu mahalledeki çocuklara gayette inanarak savunmuştum..bazıları inanıp korkmuştu hatta..."oyuncağına kötü davyanan çocuk cehenneme gidiyo!oyda eziyet göyen oyuncak sen ona ne yaptıysan aynısını sana yapıyo!!ben geçen oyuncak arabamın tekerini kymıştım ama sonra düzeltip,özür diledim ..bebeğimin saçını kesmiştim ama kısa saçlı oldu o,bence iyi oldu yani..iyi bişey ki o.."

büyüdükçe günah işlemeye daha az korkuyoruz..aslında ne kadar komik günahsızken sürekli cehenneme gitme korkusu yaşamak..

tanrıyı şöyle tanımlayabiliriz aslında..yalnız..ve reality şov seven bir karakter..ya da bilgisayar oyunu düşkünü....öldüğüm zaman,tanışma fırsatım olursa sorucam neden diye..belki ayrıcalık falan edinirim peygamberlerin birinden,yusufa gidip "valla denildiğinden daha yakışıklıymışsınız,bu ne yüz,bu ne kol kası,come on baby.." tarzı bir konuşmadan sonra "hamili kart yakınımdır" torpilli ile bir görüşme ayarlayabileceğimi umuyorum...resmen canı sıkılmış,ademi yaratmış...ama tek başına sap bir erkeğinde realityi şovu çok reytingli olmaz tabi..oyunda da ileri yürü,geri yürü.....ademinde canı sıkılmış tabi..ve tanrı kadını yarattı bu noktadan sonra..yarattığı hayata güzellik,cinsellik,incelik,duygu ve entrika girdi...yani daha ne olsun,süper tuttu tanrı bu hayatı.....oyunların olmazsa olmazlarından kurallar ve hileler de yaşamda yerini aldı...konsolda tanrı...ama oyun sarmadı tanrıyı çok.."ben onları izliyim arada, benim etkimin dışında da bişeyler yapsınlar,heyecanlanıyim..ama tabi kontrol hep bende olsun" dedi...demesi yeterdi zaten bilidiğimiz üzere..ol dedi ve oldu bu kadar basit...iradeyi, virüsü nefs ile aynı anda yarattı...artık iradeli ve trojen virüslü adem ve havva daha gizemli ve akıllı..çizilen yol kader ile kendi çizdikleri yol arasında zıplya zıplaya,level atlayarak müthiş bir noktaya geldiler...cennette durumları iyi iken,havva yasak elmadan yedi.,ademe de yedirdi...tanrı o zaman insan oğluna sosyal içerikli ilk mesajını verdi ..."sıçtınız!" ...dedi ve demesi yeterdi tabi...tarihte ki ilk hata ve gerçek anlamda ilk sıçış...elma olayından sonra tanrı cezalar verip,affettikten sonra kavuşan adem ve havva rahatlayıp üredikçe üredi...havva anamızın yumurtasının kaç mmkare sine kaç sperm düşüyordu diye düşünsek hayal gücümüz yetmez muhakkak...(şimdi adem ve havvayı öyle düşünmekte gerçekten garip oluyor sonuçta en büyük anne babamız ve büyüklerin cinsel hayatı lütfen uzak olsun..çok korkunç bence...yani ne biliyim yapmıyolar bilelim,sarılıp uyusunlar onlar sadece...) zaman aktıkça hayat çok değişiyor,insanlar çok değişiyor,her dönemin kendine has derdi, dermanı oluyor...hayat şu zamana kadar geliyor..arada tarihteki onca büyük olaylardan,büyük keşiflerden,büyük düşüncelerden,büyük insanlardan sonra...tam buraya kadar geliyor hayat..tabi yaşayanlar için geliyor buraya kadar..mesela bir bomba düşüyor bir eve ordaki insanların yaşamlarına nokta konuluyor..hepimiz kendimizi oyunun popüler ana karakteri olarak gördüğümüz için, üç noktalı hayatlarımızla,hayatı ünlem olan bir insanın yaşama bakışını anlayamıyoruz...şu hayatta sadece anlam bozukluğu yapan insanları da anlamıyoruz...soru işaretli bir hayat için ise zaten anlam cevapta saklı ..

-neden tanrım?

-sana ne lan!bi de utanmadan yazı yazmış,cücük!tanrıyım lan ben!çarpıl git!

...diyebilir ve demesi yeterli olur bildiğimiz üzere..o yüzden;

töbe töbe..çocukken camiye gittim ben ya....biliyom yani sure falan..hatta eski yazıda biliyom...şimdi ya şeytana ya da nefsime bok atıcam...amin

(bok demeyide ayrı seviyorum,ilk günaha verilen mizahsı bir cezanın ürünü olmasından dolayı..ayrıca herkeste var..erkekler şok olabilir ama bilinenin tersine,kadınlarda yapıyor..öyle çiçekli kalpli falan da değil...kaçınılmaz cezanın zevkine varmayıda iyi ki öğrenmişiz ayrıca...yeeah baybe)

5 Ocak 2009 Pazartesi

yağmur



sonbaharda doğdum..yağmur öyle sevmediğim birşey de değildir..eve gidiyorsam mesela ıslanmamak için çok kasmam kendimi..pencereden hala elimi kolumu çıkarırım..bir anım var ki çocukluğumdan kalma yağmurla aramdaki bu saf duyguları korkuyla kaplıyor işte..

ilkokula gidiyordum..tahminim ilkokul 4.Bir akşam çok feci yağmur yağıyor,salondan pencereden bakıyorum,babam gazete okuyor hatta hiç unutmam...o zamanlar kafamda çalişiyor öğretmenler falan zeki velet diye bizimkilere pöh pöhlüyorlar..almışım gazı anlayacağınız..okulda hocanın ses ve ışık arasında ki zaman farkı hakkında anlattıklarını uyguluyorum..işte şimşeğin ışığını gördükten sonra sesi ile arasında x kadar sn farkı varsa,onu belirli bir sayıyla çarparak olası yıldırım düşmesinin bulunduğun noktadan uzaklığını hesaplıyorsun..(vay vay vay...öyle de bir çocuktum işte)..işim gücüm yok,benimle oynayan yok..ablam var o zamanlar hiç işime yaramıyor..ben de pencereden zevkle bu işi yapıyorum.Zaten sürekli şimşek çakıyor bizimkiler tv yi de kapattı bu yüzden...
ve yıldırım düştü..yanımızdaki siteye..ben pencereden bakarken..ışığı gördüğümde dudağımla saymaya başlayamamıştım bile..."bi.." dedim ve masanın altındaydım..feci bir ses.Ev titredi böle..gözlerim faltaşı gibi oldu..neydi o öyle hala tüylerim diken diken oluyor..

o gün bugündür,zaten ani seslerde yaradan bir el hareketi ile beni oynatıyor yerimden,yağmurlu,gök gürültülü havalarda keyfime diyecek olmuyor...yalnız da kalıyorum evde,hayır duymuyim desem çatı katındayım şangır şungur her taraf...

geçen cumartesi akşamı 1 de yattım,inanın bana 7 e kadar,allah ne verdiyse...gökler boşaldıysa o gece en az 5-6 defa ateşli bir biçimde sevişti ben şahidim,çünkü uyuyamadım...üşüdüm birde üstümde hırka,iki kat battaniye,yorgan...donuyorum..yalnızımda..

hastayım da şimdi..üşüttüm mutlaka...biri yemek yapsa yedirse bana..bulaşıkları yıkasa...yalnız kalmayı seviyorum gerçekten ama sağnak yağmur yağarken ve hastayken çok istiyorum biri olsun yanımda..baksın bana...bunun için insan tutucam utanmasam...herkesin zayıf anları olur ya hani,hastayım şimdi,regli de oldum bir de yağmur yağarsa kesin ağlarım,kesin..

4 Ocak 2009 Pazar

ben nasıl büyük adam olucam

ne zamandır yazmıyorum biliyorum ama hayatımda yerinde durmuyor takdir edersiniz ki...sürekli birşeylere karar vermek..zevkle mantık arasında gidip gelmek..sonunda yine birşeylere karar vermek..arada dünya dertleri;okuldu,devamsızlıktı,sorumluluktu,insanlığın haliydi,bireysel halimdi düşünüp tasalanmak..sonra yine bir şekilde bişeylere karar vermek zorunda kalmak...

çok düşünüyorum..çok ince eleyip sık dokuyorum(bu lafa da nasıl tavımdır)..ilerde büyük bir kadın olsam mı diye düşünürken,aslında çoğu zaman bunu istemediğimi de farkediyorum..geçen arkadaş ile konuşuyorduk sonra şöyle takkeyi önüme koyup düşündüm yalnız kalınca...sanırım bana göre değil..lider olmak,birşeyler başarmak çekici evet..ama ben karar vermekten haz etmiyorum arkadaş..doğrusu bu!

çünkü o kadar çok bakış açım varki şurda açıklasam herkesin dibi düşer.o kadar yani..gerçek hayatta bunların 4-5 ni dile getiriyosam kaldı geriye 996 tane pencere...ben öneri vermek için gelmişim şu dünyaya..fikir üretmek için...sorunu bulup çare üretmek için...bakış açılarımla dünyaya bakıp "sayın başkan o konuda böle yaparsanız böle,şöle yaparsanız şöle olur..en doğru yol budur..eh hadi bana eyvallah"..diycek en kral insanım ben...sahne arkası zırvalığı değil bu.. karar verenin gözü olmak,danıştığı insan olmak daha güzel geliyor bana..yoksa parada,pulda,şöhrette gözüm yok efendiler...

gazzeyi bombala sen,öldür çocukları...biraz daha iktidarda kalıyim diye insanlığından çık...sonra karar veren insanım diye dolaş ortalıklarda..acı olan bu kararların fikirlerini öne süren,tavsiye eden,bakış açısında sürekli kendini aşan,hatta o kadar ki insanlığından taşan insanların olması...belki de o yüzden herkesin kör olası geliyor artık..ben şurda kendi hayatım hakkında karar alırken 3-5 insaınn hayatını düşünüp deliriyorum...gözünü kırpmadan onca insanın hayatını alacak kararlar nasıl çıkyor insan beyninden..bendeki de insan beyni değil mi...bu yazıyı okuyan insanda da var bak beyin...yanlış insanlar mı karar veriyor..yanlış insanlar mı fikir üretiyor..ya da en başa dönüp bir insan nasıl bu hale geliyor..kim getiriyor..hayır bu dünya bir sürü savaş görmüş,çoğu kez insanlığından çıkmış,özgürlük adına insanlar katledilmiş,büyük devletlerin gazına gelip nüfusumuzu çok gösterelim diye soykırımlar yapılmış,bir nazi vahşetini bile yaşamış,insanların etinden tırnağından bile yararlanıp soykırım masraflarını finanse etmiş!!hani insanın aklını alan olaylar bunlar..bir allahın kulu da dönüp bakmamış mı aynaya,yada bakarken düşünmemiş mi..kendinde suç aramamış mı?bize ne ki demeyin..inanın bana sorunu oturup üşenmeden saatlerce düşününce ve ortaya çıkış aşamalarını sıralayınca bianda mal gibi "aaha ben!" diye kala kalıyosunuz koltuğun üstünde..yanlışı aslında karar vermekten çekinen iyi insanlar yapıyor..aynayı çevirip neden kendi yüzümüze bakmıyoruz da,parmağımızı doğrultup suçluyoruz insanları..şimdi şurda başımın üstünde duran çatımla,her gün genişleyen doymak bilmez midemle,evimde tv den seyredip seyredip(itiraf ediyim çok üzüldüğümden değiştiriyorum kanalları bazen) vah vah diyip vicdanımı rahatalatıp,ertesi gün en büyük derdimin cuma da makale sunucam olması beni iyi bir insan mı yapıyor...demezler mi madem öle gel al kararları..madem öle bişeyler yap..tabi bunu bir tek bana demezler...iyi insanlar kötü insanlardan sayıca çok çok fazla değil mi? fazla azizim kim ne derse desin!..cesaret nerde?? yok!!

neden?

çünkü dertsiz başları seviyoruz..o kadar bireyci olduk ki.. o kadar yalnızlaştık ki böylece..benim için değerli olan insan sayısı sadece çevremle sınırlı kalınca kendimi kümese hapsedilmiş gibi hissediyorum,kimse hissetmiyor mu?

her seferinde bu oluyor sonra ben derin nefes alıp zihnime dalıyorum,felsefe yapıyorum..fikir üretiyorum..nasıl da boş geliyor şimdi..sonunda da hep kendime küfrediyorum..bir bok olmaz benden..