8 Şubat 2009 Pazar

the curious case of benjamin button


gittim,izledim...hikaye etkiliyici ama neden bilmiyorum içimde bir ben bunu bir yerden hatırlıyorum yada benim aklıma gelmişti zaten gibi düşünceler içinde buldum kendimi..genel bakarsak güzeldi..ama sırf brad pitt iiçin gitmeyi düşünen dişiler varsa şimdiden söliyim ki filmin 4 de 3 ünde has adamımızı yakışıklı halinde görüyoruz gerisinde hep yaşlı...ve şunu fark ettim ki yaşlanmışım ben...çünkü bir sahnede brad pitt taş çatlasa 18inde bir çıtır olarak belirdi ve ben hiç bir çekim hissetmedim çünkü 18 gözümde sübyan resmen..vah ki vah dostlar..

filme dönersek klasik bir akış taktiği olan (akış tatktiği..ben uydurdum evet...)ölüm döşeğinde ki yaşlı teyzeye günlük okuma sahnesi ile başlıyor..filmin kendi öyküsünü dayandırdığı bir diğer hikaye olan kör saatçinin ters giden bir saat yapması beni asıl hikaye kadar etkiledi..hatta ben olayı olmuş bir olay sandım ama hiçbir yerde öle bir yazı yok..bence çok derin ve ustaca bir tepki olan tersten giden saatin hikayesi gerçek olmalı..gerçek olmayı hak eden bir olay çünkü. anlatmıyorum hikayenin ne olduğunu ki gidin izleyin diye..
tersten giden saatin yapıldığı ve bir tren istasyonuna yerleştirildiği zaman birinci dünya savaşı sıraları..bizim kahramanımız ise savaşın bittiği gün zengin bir malikanede doğuyor ve annesi ölüyor fakat baba çocuğu görür görmez apar topar alıyo çocuğu götürüyo..denize atcakken polis görüyo bu kaçıyo falan en son bir huzur evinin önüne koyuyor bunu...tesadüfen çalişanlar tarafından görülen bebeğin yüzünü ilk orda görüyoruz..resmen 90 yaşında amcanın yüzünü bebek hali böle garip,korkutucu..neyse sonra alışıyoz zaten..bunlar alıyor bunu,zaten mekan huzur evi olduğundan insanlr hep yaşlı yadırgamıyorlar durumu ki bence bu ayrıntı iyi düşünülmüş..ölür diyo doktor resmen ölüm yaşındaymış(ölüm yaşı?) gibi hastalıklı çünkü ama yaşıyor bizim eleman..çocukken boyu çocuk boyunda ama görüntü 80lerinde..yürüyemiyor..işie gözlükler, kel saç, kırış kırış yüz...her gören amca diyo falan.. zaman geçiyo olaylar gelişiyor herşeyide anlatmak istemiyorum zira yeni girdi vizyona gitmek isteyenlar vardır...neyse zaman ilerledikçe başta pek farkedilmese de bir iyileşme oluyor benjaminde...sonraları daha hızlı fark ediliyor bu gelişme...ama gerçekten insanı içine alıyor seneyo ve bir garip oluyor insan..mesela çocukken bir kıza aşık oluyor ve bu kız büyüdükçe o gençleşiyor en son 40 lı yaşlarında ortada biryerde buluşuyorlar...ah hele ki o yaşlarda bir güzel aynı evde yaşıyolar,resmen benim hayalim azizim...o sahnelerde içi geçmiycek insan evladının alnını karışlarım burdan..
hikaye çarpıcı ve iyi işlenmiş..yaşlı görünen çocuğu bir türlü çocuk olduğunu hissedememem benim de ön yargılı davrandığımı hatırlattı bana başlarda ve kendime bi çekidüzen verdim..görünüş herşey değil zira.

ilk başta duyduğunuzda süper lan gençleşmek diyosanız benim gibi öle değil canlarım..herşey zamanında güzel..zaten benjamin zaman geçtikçe gençleştiğini düşündüğünü bir yaşlı teyzeye sölediğinde teyzenn ee o zman bütün sevdikleirnin ölümünü görücen demesi doğru lan yemişim gençliği dedirtiyor insana..filmde hemen fark ettiğim en büyük kopuklukta şu;başta yaşlı vucutta çocuk ruhunda ve zekasında bir insanken büyüdükçe vücudu gençleşiyor benjaminin...iyice gençleştiği bir sahnede ona "iyice gençleşmişsin" dediklerinde ruhum gençleşmiyor gibi bi laf ediyor..sonlarda bakıyoruz nasıldır bilmem benjamin görüntü olarak çocukken(boyu nasıl kısalır insanın o kemikler kaslar nereye gider?) adamın biride bunama başlangıcı var diycem ama dilim varmıyor gibi bir teşhiste bulunuyor..tamam diyorum buraya kadar tutarlı...fakat sonlarda çocukken resmen çocuk oluyor..ben 5 yaşında bir vücutta 70 yaşınnda bir ruh falan beklemiştim...sonlarda bu tutarsızlık dikkatimi çekti ...


filmin sadece ya zaman tersine gitseydi ve yaşlanacağımıza gençleşseydikten çok daha fazla yaşamla ilgili tespitlerde bulunduğuna inanıyorum..filmin akışında(evet yine akışında..i love film akışı)çok ustaca ortaya çıkan insanlar ve onların etkisi bunu gösteriyor..birkaç eksik daha buldum ama sölemek dahi istemiyorum..gidilip izlenicek hatta arşive konulabilecek güzel bir film.



not:bu yazı üstte diye alttaki yazıları okumamazlık etmeyelim..tarihlere bakalım..bugün 3 yazı yazdım...vay ben duymadım,vay ben ne biliyim kabul etmiyorum..lütfen

2 yorum:

Curly dedi ki...

Hiç anlatmamışsın yanii :) kuzum anlatmışınya filmi şimdi ne cazibesi kalacak :) Gerçi bende dün izledim filmi ve çok beğendim hatta sonunda baya ağladım duygusala bağladım kendimi...Nedeni öyle büyük bir aşk yaşıyosun çok istediğin bebeğin oluyor ama uzaklaşmak zorunda oluyorsun onun hiç bir şeyini görememek insana nasıl koyar yaa ben bu sahnelerde kopmuştum işte tutamadım kendimi :((((

eşşek sıpası dedi ki...

evet üzücü sahnelerdi..o dirayette bir kararı vermek de yürek ister hani..yazık ya..
zaten filmden sonra sus pus oldum iyice bende bir süre sürekli düşündüm..etkiliyci filmlerde hep böle olur.